19 Aralık 2008 Cuma

ÜNİVERSİTE TİYATROSU KAVRAMI / MUĞLA ÜNİVERSİTESİ TİYATRO TOPLULUĞU / FRIEDRICH DURRENMATT


ÜNİVERSİTE TİYATROSU KAVRAMI


Kavram, bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki genel ve soyut tasarımıdır. Felsefi olarak ise, nesnelerin veya olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan genel tasarımdır.Bu tanımla yola çıkıldığında, yapılan eylemi tek bir ad altında toplamak gerektiğini düşünerek üniversite tiyatrosu kavramının varlığından söz edebiliriz. Var olmayan bir şeye isim takılamayacağı için ki, ‘amatör tiyatro’ ya karşı çıkan ve ‘konservatuar okumadan tiyatro yapılamaz’ diyenlerin yanlış düşündüğü kanısındayım. Böyle bir kavram var. Sorun ne? Biz değil miyiz; az okuyoruz, araştırmıyoruz, merak etmiyoruz diyen..Peki, on tane üniversite öğrencisi bir araya gelip; herhangi bir yazarın,her hangi bir oyununu ellerine alıp; oyunu, yazarı, dönemi, tekniği araştırıp,deneyip sahneleme aşamasına geçemezler mi? Bu hakkı onların elinden kim alabilir?Uzman olmanın birikimi daha fazla tabi ki ama bu, küçümsemeyi ya da önemsenmemeyi gerektirmemektedir.


Amatör kelimesi sözlüklerde, bir işi para kazanmak amacıyla değil, oyalanmak, zevk almak için yapan kimse olarak açıklanmıştır. Profesyonel ise bir mesleği kazanç sağlamak için yapan, işin ustası, uzman olarak tanımlanır. Örneğin, 9 Eylül Üniversitesi İktisat Oyuncuları üniversite tiyatrosunu, amatör ruh ve profesyonel mantığın birleştiği amatör altı bir tiyatro olarak nitelendirmektedir. Ne demektir amatör altı? İlk bakışta üniversite tiyatroları amatör topluluklar olarak değerlendirilir ve ilk okumada amatör altı daha basit bir kullanım gibi düşünülür, hatta tiyatroyu ciddiye alan toplulukları da düşününce kişiyi çelişkiye düşürür. Amatör altı çünkü; amatör tiyatroların genel amacı var olan imkanlar dahilinde çıkarabilecekleri en iyi oyunu çıkarmaktır. Amatör tiyatronun başarısının ölçütü de budur. Oysa üniversite tiyatrosuyla uğraşanlar için de geçerli olan bu ölçüt her zaman ön planda olmamaktır. Topluluğun asıl amacı bir oyun çıkarmaktan ziyade, sürekliliği olan, kendini yenileyen bir topluluk olmaktır. En önemlisi konumundan dolayı kadrosunun sürekli yenilenmesi ve bu devamlılığını bilimsel, akademik, kuramsal, deneysel anlamda çalışmalar yaparak, hedeflerini yükselttiği bir çizgide uygulamasıdır. Bir üniversite tiyatrosu deneyimlerini, birikimlerini bir sonraki kuşaklara aktaramıyorsa, bulunan kadroyla paylaşımlarını en yüksek seviyede tutmuyorsa, o topluluğun ömrü çok kısa sürer. Sanılanın aksine, üniversite tiyatrosunu benimseyen arkadaşlar ellerine aldıkları bir oyunu hemen sahneleme düşüncesine sahip değildirler. Acemidirler, hatta yapmaya çalıştıklarını belirtirler ama tiyatroyu oyalanmak, hobi olarak ya da sadece zevk almak için yapmazlar, en azından böyle olması gerekmektedir. Üniversite tiyatrosu mantığını kavrayan birçok topluluk ile gerçekleştirilen şenliklerde oyun sonrası yapılan fuayeler, sadece oyun üzerine yapılan konuşmalarla kalmaz, yaşanılan sorunlar, toplulukların yapıları, işleyişleri üzerine birçok bilgi paylaşımını da kapsar. Fuaye esnasında genelde üzerinde en çok durulan konu ise kurumsallaşmadır. Ve birçok topluluk maalesef bu duruma gereken önemi vermemektedir. Kurumsallaşmak, topluluk içi demokrasiyi sağlamak ve topluluğu sürekli kılmak ve topluluğu organize hale getirmek için vardır. Topluluk profesyonel bir yaklaşımla birimlere ayrılır. Herkesin kendine ait bir sorumluluğu vardır. Alınan sorumlulukların içerisinde topluluğun iç işleyişi, diğer topluluklarla bağlantılar, üniversite idaresiyle yapılan görüşmeler (çünkü hiçbir şey ezbere değildir. Atılan her adım üniversitenin bünyesindedir.), her birime verilen araştırma yazıları (dünya tiyatro tarihi, epik, absürt vs.) bulunmaktadır ve her sezonun gün gün çalışma takvimi vardır. Böyle bir durumda topluluk içerisinde karşılıklı güvenin, özgüvenin sağlanması, devamlılığın oluşması, tiyatronun bir yaşam biçimi haline getirilmesi, üyeleri bir arada tutmak da tecrübeli arkadaşların inisiyatifinde değil sorumluluğundadır.


MUĞLA ÜNİVERSİTESİ TİYATRO TOPLULUĞU


1994 – 1995 Düdüklüde Kıymalı Bamya / Mehmet Baydur
1995 – 1996 Yunus
1996 – 1997 Uzaklar / Ülker Köksal
1997 – 1998 Bağdat Hatun / Güngör Dilmen
1998 – 1999 Maviydi Bisikletim / Dinçer Sümer
1999 – 2000 Savaş Oyunu / Sermet Çağan
1999 – 2000 Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı / Ferhan Şensoy
2000 – 2001 Kördüğüm / Güngör Dilmen
2001 – 2002 Analık Davası / Mehmet Akan
2002 – 2003 Sezuan’ın İyi İnsanı / Bertolt Brecht
2003 – 2004 Sahte Kimlikler / Kerem Kurdoğlu
2004 – 2005 Tanrı / Woody Allen
2004 – 2005 Fayton Soruşturması / Kerem Kurdoğlu
2005 – 2006 Açık Aile / Dario Fo
2005 – 2006 Nemrut / Gülşah Banda
2006 – 2007 Medea / Euripides
2007 – 2008 Fizikçiler / Friedrich Dürrenmatt


1994 yılında kurulan Dr. Melih Elçin’in iki yıl yönetmenliğini yaptığı ve devamında Hakkı Büyükgül’ün koordinatörlüğünü üstlendiği ve şu anda yönetmensiz üretimi hayata geçiren Muğla Üniversitesi Tiyatro Topluluğu birikimleriyle şimdiki noktaya ulaşmıştır.Üniversite tiyatrosunu farklı denemelerle tiyatronun kendini yenilemesine, değiştirmesine ivme kazandıracak en önemli unsur olarak görmekteler. Çünkü onlara göre öncelikli amaç, seyirci toplayacak çalışmalar yapmak değil; tiyatro tekniği ve sanatında öğrendiği ve uygulayabildiği ölçüde yeni açılımlar sağlamaktır; yapılan her çalışma süreci, yapısı ve nedenselliği ile tartışılmalı, paylaşılmalıdır.Topluluk, yaratılan dogmalar ve bireysel amaçlar uğruna değil, insan için çalışmak ve üretmek, yaşamın tanımını, yaşamı sorgulayarak yeniden yapmak, düşünmek ve aktarımı kolaylaştırmak amacıyla çalışmalarına devam etmektedir. Bütüncül bir tiyatro anlayışı içinde deneysel ve öncü çalışmalarla yoluna devam ederek, bireyin belki de hiçbir zaman uğraşma fırsatı bulamayacağı tiyatronun vazgeçilmez öğeleri olan dekor, kostüm, ışık, müzik, makyaj, dramaturgi,reji ile tanışması gerçekleşiyor ve farklı bireyler farklı birimlerde uzmanlaşıyor; topluluk üyelerine mevcut tüketim sistemine inat yaratıcı, düşünen, sorgulayan, araştıran bir kimlik kazandırmaya devam ediyor.


FİZİKÇİLER / FRIEDRICH DURRENMATT


Bu ilkeler ışığında Türkiye’nin birçok noktasında oyunlarını sahneleyen topluluğun hazırda var olan son oyunu Friedrich Dürrenmatt’ın Fizikçiler adlı yapıtıdır. Savaş sonrası Alman edebiyatının önemli yazarlarından biri olan Dürrenmatt, 5 Ocak 1921’de Bern yakınlarındaki Konolfingen’de doğmuştur.Aralık 1990 tarihinde de Almanya’da ölmüştür. Daha çok tiyatro alanında yapıtlar veren Dürrenmatt, Aristophanes hayranı olduğunu her zaman dile getirmiştir. Yapıtlarında genelde aynı konuları işlemiştir. Dünyadaki düzensizliği, haksızlığı, kaosu, adaletsizliği ele alırken, hayalinde küçük bir vatan, şehir ya da toplum yaratır. Bu nedenle yapılarının çoğu kurmacadır ve dünyanın sorunlarını, bireylerin sorumluluklarını vurgulamaya çalışır. Ancak yapıtlarında okuyucuya – izleyiciye bir çözüm yolu önermez. Komedya türünde eserler vermiştir ve bunu seçmesinin temel amacı; sahne üzerinde olup biten olayları izleyicilerin özdeşleşme yaşamayacakları bir atmosferde verme kaygısıdır.Çünkü "komedya" türü kendi içinde bir uzak açı sağlar.Sahnede olan biten olayları izleyen seyirci,gülmek sureti ile oyun kişilerinin gülünç duruma düşmesini sağlayan olaylardan uzaklaşır. Bu biçim içinde "grotesk "oyunculuk biçimi ile sahne üzerinde seyircinin özdeşlik kuramayacağı bir form oluşturur.Topluluk başkanlığını üstlenen ve aynı zamanda reji grubunda olan Ali Bircan Teke, oyun hakkında şöyle bir açıklama yapmaktadır: ‘ ‘Fizikçiler’ e ilk olarak teknik çalışma aşamasında dramaturgi çalışmalarıyla başladık ve onu takip eden reji çalışmalarıyla koordineli bir şekilde ilerledik. Daha sonra bunları dekor, kostüm, makyaj, ışık ve müzik izledi. Dramaturgi çalışmaları sonucunda varılan yer oyunun grotesk olduğuydu ve buna uygun bir şekilde sahneye koyulacaktı. 19 kişilik oyuncu kadrosuyla sahne üzerindeki çalışmalara geçilmişken bir yandan da dekor, kostüm ve diğer birimlerde çalışan arkadaşlarımızla oyunun çıtası şekilleniyordu artık. Dekor ve kostüm olarak gerçekçi bir çalışmanın aksine birebirlikten de uzaklaşarak ve grotesk bir türe daha uygun simgesel ve deneysel çalışmaları izledik. Örneğin; odaları birer paravanla, panoyla ya da oraya gerçekten oda kurup kapı çakmakla vermektense, şeffaf bir branda ile orda olup biteni aynı zamanda fizikçilerin iç dünyalarını da yansıtmayı daha doğru bulduk. Kostümde Newton’ un gerçekten de yaşadığı dönemde olduğu gibi 19. y.y.’ın sonlarındaki bir kostüm yerine ve Einstein’ın kendi yaşadığı dönemden ziyade onların iç dünyalarını amaçlarını gösterebileceğimiz gerçek dışı kostümler ortaya koyduk. Bunların dışında yer yer yabancılaştırmalar kullandık. Bu bizlerin vermek istediği ve oyunun asıl yüklediği anlamı vermekte seçtiğimiz yollardan bir kaçıydı sadece.Topluluk olarak düşüncemiz günümüzde dahi bilimin başka güçler tarafından özgür kalamamasının ve kapitalist düzenden kurtulamamasının ne kadar acı olduğunu vurgulamaktı ve Fizikçiler bizim beyinlerimizle bunu anlatan en iyi oyunlardan biriydi. Bu yüzden izlenilebilir keyifli ve sorgulatan bir oyun sergilediğimizi düşünüyoruz.’


Oyuncu kadrosunu teknik kadronun oluşturduğu oyunun kadrosu ise şu şekilde;Reji: Ali Bircan Teke, Ömer ŞencanTeknik Reji: H.İbrahim GüveliDramaturgi: Nadir Kocakır Kostüm: Büşra Karakaya, Serap Güneş, Şeyda SancakDekor: Ali Bircan Teke, Hüsamettin Alkan, Kaan Bozdoğan, Ömer Çetinkaya, Onur Karasoy Müzik: Nadir KocakırIşık: Yunus Keser ve üye Ebru Ebu


İyi seyirler…

Hiç yorum yok: